BÜGAM olarak 7 EKİM 2020 günü ilk toplantımızı sanal ortamda Zoom üzerinden gerçekleştirdik. Bu toplantının en başta gelen amacı, Başkent Üniversitesinin en genç araştırma merkezi olan BÜGAM ‘ın kuruluşunu göç konusunda çalışan ulusal ve uluslararası kuruluşları bir araya getirerek kamuoyuna tanıştırmaktı. Aslında toplantımızı Mayıs 2020 de yüz yüze yapma planlarımız vardı. Ancak COVID-19 Pandemisi küresel bir kriz olarak hepimizi derinden etkiledi. Her konu gibi toplantılar da uzaktan yapılmaya başlayınca biz de bu sanal toplantı olanaklarından yararlandık.
Toplantımız başlangıcından itibaren tam planladığımız şekilde gerçekleşti. Açılışımıza hem resmi hem de sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri detaylı konuşmalarla katkı verdiler.
KURUM TEMSİLCİLERİ
Libor Chlad, Avrupa Birliği - Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkanı
İbrahim Vurgun Kavlak, SGDD ASAM Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği Koordinatörü
Prof.Dr. Savaş Zafer Şahin, Ankara Kent Konseyi Başkan Yardımcısı
Ceren Yıldız, İŞKUR Dış İlişkiler ve Projeler Dairesi Başkanlığı, İstihdam Uzmanı
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü,
Daha sonra iki çağrılı konuşmacımız çok takdir toplayan sunumlar yaptılar.
Göç, Mekân, Gündelik Yaşam: Ankara Üzerinden Bir İnceleme
Dr. Sezen Savran, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Tarımda Yabancı Göçmen İşçiler
Ertan Karabıyık, Kalkınma Atölyesi Yöneticisi
Öğleden sonraki panelimize de hem yurtdışından hem de yurt içinden göç konusunda çalışan akademisyenler katıldılar.
Prof. Dr. İbrahim Sirkeci, (Regent’s University London),
Dr. Ela Gökalp Aras, (Swedish Research Institute in İstanbul)
Doç. Dr. Ela Alanyalı Aral, (Orta Doğu Teknik Üniversitesi), Göçmen Atasözleri: Sözel ve Görsel Anlatılarda Suriye Göçünü Haritalamak
Salgın Şartlarında Göçmen ve Mültecilerin Eğitim Durumları
Prof. Dr. Adnan Gümüş, Çukurova Üniversitesi
Göç ve Sosyal Hizmet
Dr. Bülent İlik, BÜGAM
Programımız gerçekten göçün farklı boyutlarını ele alan sunumlarla en zengin biçimde gerçekleşti. Örnek olarak,
Libor Chlad, Avrupa Birliği - Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkanı göze çarpan önemli noktalara değinmiştir. Maddelersek;
Daha sonrasında İbrahim Vurgun Kavlak, SGDD ASAM Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği Koordinatörü, yapılan önemli çalışmalar da yer aldığı projeleri anlatmaktadır. Özellikle, Sosyal uyum, kapasite geliştirme, düzensiz göç konularına değinmiş ve Birleşmiş Milletler ile koordineli çalışarak projeler geliştirmiştir. Bu gelişmelerin arkasından Mültecilerin, sığınmacıların ve yerinden zorla edilenlerin gelerek komşu ülkelere sığınma durumunun saptanması ve kendilerinin yaşamış olduğu sıkıntıların değerlendirilmesi hususunda bilgi vermiştir. Örneğin; ülkesinde iç çatışma ve krizlerin yaşanması nedeniyle ülkelerinden ayrılmak zorunluluğu olduğuna değinilmiştir. 2011 yılında yaşanan Suriye krizi sebebiyle Türkiye’ deki mülteci nüfusunun 20 bin iken günümüzde 3,6 milyona ulaşmıştır. Suriyeli mültecilerin dışında Afgan, Irak, İran, Somali ve Sudan oluşturarak 4 milyonluk nüfusa Türkiye ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye’deki mülteci sorunun hala devam edeceği ve bununla ortak asgari şartların nasıl mümkün olunacağı, nasıl ortak bir yaşamın nasıl paylaşılabileceği yönünde kalkınma temelli yaklaşımın sergilenmesi, Belediyeler ve kent konseylerine atıfta bulunulmuştur.
Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, Ankara Kent Konseyi Başkan Yardımcısı, göçmen, sığınmacı, mülteciler ruh hallerinin tespiti yapılması, kentsel yaşam, kent konseylerinin göçmenlerle ilgisi ne olduğu konusunda açıklamalar da bulunuldu ve mobility kavramı üzerinde durulurken kentin yurttaşı olmanın anlamları farlı bir yol ile anlatılmıştır. Mekansal eşitliksizler, göçmenlerin yaşadığı yerler, kentsel siyasi durum değerlendirilmesi yapılmıştır. Yapılan yanlış bilgilendirmeler önyargılar entegresyonu engellemektedir. En önemli konu ise kentsel kültürel durum ile göçmen meclisleri kurulmuştur.
Ceren Yıldız, İŞKUR Dış İlişkiler ve Projeler Dairesi Başkanlığı, İstihdam Uzmanı
Çalışma izni yönetmeliği hakkında kısa ve öz bilgi vermiştir. Özellikle Suriyeli sığınmacıların iş bulma gücüne yönelik çalışmalar ve proje kapsamlarından bahsetmiştir. Kısa çalışma ödeneği, FLIT, Uluslararası fonlar aracılığı ile Uluslararası proje kapsamında Dünya Bankası yürüttüğü Geçici Koruma statüsü kazanan Suriyeli ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımıza istihdam desteği sunulmuştur. Bu sayede Toplumsal uyum, Türkçe Dil öğrenme, Mesleki Eğitim ve İş başı Eğitimleri verilmiştir. STK VE BM kuruluşları ile işbirliği yapılmıştır. Örnek olarak, UNHCR ile 2016 yıllından beri yürütülen kurumsal kapasite desteği projesi, personelimiz ve mülteciler arasındaki iletişim konusunda ve Türkçe-Arapça Tercüman desteği bakımından yardımcı olunmuştur. WFP, UNDP, ILO ile mutfaktan mutfağa aşçılık eğitimleri ve sertifikalar verilmiştir.
Ankara İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Araştırma ve Projeler Grup Başkanlığı Göç Uzmanı Osman Erzurum, Türkiye’nin konumu, Geçiş ülkesindeki önemi, hedef ülke olmanın sorumluluklarından bahsetmiştir. Çevre ülke, sınır komşuları ve mültecilerin neden Türkiye’yi tercih ettiğine dair sebepleri konusuna değinmiştir. İnsan ticareti mağdurlarını korumaya yönelik çalışmalar ve insan ticareti ile mücadele kapsamında birçok projeye imza atıldığı, sosyal destek hattı projesi ile Türk Kızılay’ın birlikte projeler yürüttüğünü dile getirmiştir.
Dr. Sezen Savran, (Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi), Göç, Mekân, Gündelik Yaşam: Ankara Üzerinden Bir İnceleme
Göç, Sığınmacı ve Mülteciler kav ramı ile mekân, kent ve planlar kavramı ile birleştirilmiştir. Bu birleştirmeden doğan urban refugees yani kent mülteciliğidir. Kent mültecilerinin karşılaştığı temel mekânsal sorunlar üzerinde durulmuştur. Bunlar barınma ve istihdamdır. Barınma da zayıf koşullara sahip olma. İstihdam da ise düşük ücretli ve düşük statülü, vasıfsız olarak nitelenmişlerdir. Gündelik yaşam kuramı üzerinde durulmuştur. Bu kuramın içeriğinde, gündelik eylem, uygulama, üretim tarzları, hayatta kalma mücadelesi, egemen yapıların dayattığı kısıtlamalarla başa çıkabilmektir.
Ertan Karabıyık, Kalkınma Atölyesi Yöneticisi, Tarımda yabacı göçmen işçiliği kavramını ve çocuk işçiliği ile mücadele etmenin yollarını değinmiştir. Yabancı göçmenlerin hepsi sadece Suriyeliler olmadığı dile getirilmiştir. %70ini Suriyeliler oluşturmaktadır. Örneğin: Çayda Gürcülerin, Kars ve Ardahan bölgelerinin hayvancılık ile geçimini sağladığı için ot biçmenin gerekliliği vardır. Daha çok Azerilerin olduğu, Çobanlıkta Afganların ve kayısı üretiminde ve Güneydoğu bölgesindeki yapılan faaliyetlerde Suriyelilerin yer alması açıklanmıştır. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin çoğunluğunda barınma koşulları ve ücretler yatmaktadır. Kendileri için geçici çadır oluşturmuşlardır. Ücret bakımından yoksulların rekabetine dönüştüğü bir ortam olmuştur. Çocuk işçiliğin önüne geçilebilmek için mücadele edilmektedir. Gelen işçilerin çoğunluğunu çocuklar oluşturmaktadır.5 ile 17 yaş altıdır.
Prof. Dr. İbrahim Sirkeci, (Regent’s University London), Göç ve Mutluluk konusunda çalışmalarda bulunmuştur. Göç varsa mutluluk yoktur. Bu tamamen liberal yanıltmadır. Gidilecek yerin cazibeli olduğuna dair yanıltmadır. Neden sorusunu soran iki etken vardır. Neden göç etmiyoruz ve edemiyoruz? Finansal, duygusal ve sosyal networkün etkisiz kalması sebebidir. Göç bir ödül değildir. Göç etme arzusu memnuniyetsizliktir gibi Kavramları mutluluk ve mutsuzluk anlamlarını doğurmuştur. Göç edenlerin sadece yoksul olunmadığı ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Göçün bir maliyet gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Kalkınma açıkları, demografik açıklıklar( yaşlı baskın genç nüfus fazla işsizlik fazla) demokratik açıklıklar, siyasi, dini, etnik gruplar arasındaki eşitsizlikler göç olgusuna sebebiyet vermektedir. Göç ve göçmenleri neler beklemektedir sorusu birçok konuyu aralamaktadır. İçinde bulunan durum ile ilişki bakımından değerlendirildiğinde ekonominim küçülmesi, işsizlik, evsizlik ve covid-19 krizi ile gelen sorunlardır. Bunun önüne geçilebilmesi için göç koridorları oluşturulması gerekmektedir.
Dr. Ela Gökalp Aras, (Swedish Research Institute in İstanbul) Avrupa Birliği’nin Dışsallaştırma Politikası ve Bio-politik Sınır Yönetimi konusuna değinmiştir. Örneğin, göçün kaynağına inmek, siyasal ve bölgesel diyaloglar, yasal araçlar ve usulsüzlüktür. Bio-politik bakımından değerlendirildiğinde AB destekli karşılıklar, sığınma sistemleri ve çok aktörlü geri dönüş politikaları üzerinde durulmuştur.
Doç. Dr. Ela Alanyalı Aral, (Orta Doğu Teknik Üniversitesi), Göçmen Atasözleri: Sözel ve Görsel Anlatılarda Suriye Göçünü Haritalamak konusunda açıklamalar yapmış ve dikkat çekici konuları bizimle paylaşmıştır. Değişken kentlerin değişmesi, haritalandırma çalışmaları yapmaları ile sosyal mekânsal alanda incelemeler olmuştur. Örneğin; Ankara’daki Önder Mahallesinde. Sözsel, sanatsal ve kültürlerini aktarabilmeleri sağlayan göçmenlerin, sığınmacıları ve mültecilerin kent içerisinde sergileyebilecek nesneleri olmuştur. çantalar ve atkılar yaparak SGDD ile işbirliği yapmışlardır. Atasözlerine değinilmiş ve göçün yaşam alanlarını anlamayı amaçlamıştır. Kültürü anlamanın kapasitesini ifade etmek istemiştir. Nesneyi mekân ile ilişkilendiren bir harita tasarlanmıştır.
Prof. Dr. Adnan Gümüş, Çukurova Üniversitesi, Salgın Şartlarında Göçmen ve Mültecilerin Eğitim Durumları, Asimetrik Entegresyon konusu ele alınarak oralarda tutunmak için yola çıkan göçmenleri anlatmıştır. Onların her zaman gelen entegresyona açık olduğu söylenmiştir. Kalıcılaşma eğilimi arttıkça yerleşik halkın tepkisi, basınç, rekabet, kaynak paylaşımı daha dışlayıcı olduğu süreçtir. Dil güçlükleri, aile içindeki daha kısıtlı olanakları önemli noktalardır. Okullaşmanın anlamı anahtar bir süreç olarak her düzeyde önem teşkil etmektedir. Okullaşma olmadığında Çocuk işçiliği, evlikleri, tacizleri, istismarı artıyor. İş, meslek ve ekonomi alanında zümre ve sınıf olarak değerlendirildiğinde cehalet ve yoksulluk artıyor. Siyasal ve sosyal haklar başlığında, Kimlikleşme ve güç sisteminde eşitsizlik, varoşlaşma, marjinalleşme ve radikalleşme izliyor. Sosyo-politik açıdan değerlendirildiğinde iç ve dış krizlerin müdahalesi ile çatışma, ayrışma ve bölünmüşlük oluşuyor. Makro düzeye gelindiğinde ise geri kalmışlık evresi oluyor. Çözüm önerileri, göç idaresi kayıt ve izleme sistemi, okul kayıt izleme sistemi, nüfus ve sosyal politikalar, eğitim politikaları, eğitim müfredatları, eğitim kadrosu, fiziki imkânlar, ailelerin bilinçlendirilmesidir.
Dr. Bülent İlik, BÜGAM, Göç ve Sosyal Hizmet
Göçün var olan bir olgu olduğu ve günlük yaşamı ilgilendiren bir kavram olduğu üzerinde durmuştur. Bu kavramın beraberinde sorunlar getirdiği açıkça doğrulanmıştır. Kır-kent yada kırsalda yaşlılık-terkedilmiş köylerin durumu hepsi göçün oluşturduğu bir etkendir. 88 milyonluk bir nüfusa sahip ola Türkiye, 2009 yılından beri göç sorunu ile karşı karşıyadır. Bunun 1,7 milyonu çocuktur. Eğitim, yoksulluk ve çocuk işçiliği gibi sorunlarla baş çıkmaya çalışmaktadırlar. Nüfusun bir kısmını oluşturan diğer kısım kadınlardır. Toplumsal ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Sosyal hizmetlerin sorun çıktıkça yürütmeye çalışmasının altını çizmiştir. Sorunların katlanarak büyümesinin üzerine salgının da patlaması daha da önemli sorunları su üstüne çıkarmıştır. Örneğin yapısal sorunlardır. Sorunların yanında yoksulluk ile sosyal yardıma bağımlılık artmıştır. Peki, bu yoksulluğu ne besler sorusunu doğurmuştur. İş planlaması konusunda sorunların devam etiği ve gelenlerin niceliklerini bilmemekteyiz. Bunun için hayatın içinden gelir getirici etkinlikler yapılması gerekliliği önem arz etmektedir. Yapılan pratik çözümler ışığında, temel yaşam gereksinimleri, sağlık hizmetlerine erişim gibi örnekler vardır. Burada öneriler bakımından değerlendirilirse, ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız kavramı üzerinden gidilmeli Uyum noktasında birlikte nasıl yaşayacağız sorununa çözümler üretmektir.
BÜGAM, göç konusunda araştırmalar yapmak, eğitim vermek, sivil toplumu güçlendirmek ve ihtiyaç duyulan sosyal politikaları geliştirmek üzere interdisipliner bir anlayışla kuruldu ve hızla ikinci toplantısına hazırlanıyor. Ayrıca ulusal ve uluslararası kaynaklarla projeler yapma girişimlerinde bulunduğu gibi, Üniversitemiz Sosyal Bilimler Enstitüsü Bünyesinde interdisipliner bir yüksek lisans programını sınır illerimizden Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi ile işbirliği içinde açmayı tasarlıyor. Tüm çalışmalarımızda Üniversite üst yönetiminin tam desteğini almış olmamız bize kıvanç kaynağı olmakta.
Son olarak, 7 Ekim 2020 Göç Çalışmaları Toplantımızın gerçekleşmesinde en büyük desteği gördüğümüz Prof. Dr. Nuray Bayraktar ve Araş. Gör. Gözde Çoban’a özellikle teşekkür etmek isteriz. Onların engin özverili çabaları, toplantımızı farklı bir boyuta taşımış bulunuyor. Kurum kimliği yüksek olan akademisyenlerle çalışmanın ayrıcalığını bize yaşattıkları için kendimizi şanslı hissediyoruz.
Bizler BÜGAM olarak geleceğe umutla bakmak istiyoruz. Ülkemize sığınan göçmenlerle yerli nüfusun dirlik ve huzur içinde birlikte yaşamasına hizmet eden çalışmalar yapmak ve duyurmak en büyük dileğimizdir.
29 Ekim 2020 /Ankara